19 Kasım 2011 Cumartesi

Total Eclipse



"Günümüzde moda olan kimi kuramlar ne derlerse desinler, ilkin bir insan yapıtıdır has şiir, onun dünya görüşünü yansıtır, onun varlığının derinliklerinde bulunan güçleri dile getirir. İnsan Rimbaud'nun kimliğinde yanılgıya düşecek olursak şair Rimbaud'yu anlayamayız." Antoine Adam

Burada edebiyatseverlerin büyük beklentilere girmeden izleyebileceği filmlere elimden geldiğince değiniyorum. Kafka, Le Notti Bianche, Juliet et Jim bunlardan bir kaçı. Elbette sinemayı edebiyattan soyutlayamayız. Bu filmimizde altından kolay kolay altından kalkınamayacak bir konuyu Agnieszka Holland başarılı denilebilecek bir şekilde gerçekleştirmiş. Ama yine de keşke daha fazlasını anlatabilseydi demekten kendimi alamadım.

"Göreceksin, uluyacağım sokaklarda. Zırdeli olmak istiyorum. Kesinlikle mücevher gösterme bana, yerlerde sürünürüm, halının üzerinde kıvrılırım yoksa. Kana bulamak isterdim zenginliğimi tepeden tırnağa. Çalışmayacağım asla…"

“Ben bir başkasıdır.” diyen Rimbaud gibi bir beden ve ruhu bu kadar başarılı bir şekilde anlatmak kolay değil. Burada yönetmenin olduğu kadar, performansı ile diğer filmlerinin önüne geçmeyi başaran Leonardo di Caprio’nun da payı var. Rimbaud 16 yaşında şiir yazmaya başlamış ve üç dört ay içinde iki bin yıllık şiir anlayışını ve yazma yöntemini değiştirmiştir. Ancak Rimbaud yirmi yaşında şiir yazmayı bırakır. Rimbaud toprak sahibi bir aileden gelmesine rağmen çalışmayı sevmez, o dünyayı değiştirmek ister. Ancak kaçmak için sürekli fırsat aradığı aile evine her zaman dönmüştür. Bu da Rimbaud’nun yalnızca bir kişiliğe sahip olmadığını gösterir, o her ne kadar aykırı ve inatçı olsa da aynı zamanda bir ana kuzudur.


"Benim üstünlüğümü sağlayan şey, kalbimin olmamasıdır."

Filmde yukarı da anlattıklarıma ve Rimbaud’nun Afrika günlerine çok az değinilir. Filmin ekseni daha çok Rimbaud ve Paul Verlaine’le yaşadığı eşcinsel deney üzerine kuruludur. Verlaine, daha önceden şiirlerini yollayarak zekasına hayran bırakan genç ve idealist Rimbaud'u evinde ağırlar. Rimbaud'nun haşarı ve rahatsız edici tavırları ev sakinleri tarafından hoş karşılanmaz fakat bu durum Verlaine için geçerli değildir. Rimbaud'nun gizemine kapılan Verlaine için Rimbaud devri başlar. Aynı dili konuşan bu iki insanın arasındaki ilişki sadece şair iki arkadaş ilişkisi olmaktan çıkacak ve tüm hayatlarını değiştirecek bir yol izleyecektir.

Diğer biyografik eserlerin aksine vasatın üstünü aşmayı başaran bu filmi, daha önce de dediğim gibi büyük beklentilere girmeden izlemek daha iyi olacaktır.

1 yorum :