5 Eylül 2011 Pazartesi

Kafka


Kafka'yı anlamak kolay değildir. Öyle ki Kafka'nın arzusu hilafina onun metinlerini imha etmeyerek, edebiyat, kültür dünyasına kazandıran arkadaşı Max Brod, bu metinleri Alman ozanı ve yazar Franz Werfel'e okuduğunda, Werfel, "Bodenbach sınırının ötesinde, Kafka'yı anlayan tek kişi çıkmayacaktır." demiştir. Bu yüzdendir, bir edebiyat sınıflandırılmasına olanak tanınmayan Kafka'nın eserleri, onun isminden yola çıkarak, Kafkaesk olarak tanımlanır.

Böyle bir filmin olduğunu ilk duyduğumda oldukça heyecanlanmış ve meraklanmıştım. Çünkü yukarıda da bahsettiğim üzere, sinemaya uyarlanması en zor yazarlardan biridir Kafka. Yine de çok fazla beklentiye girmeden izlenilmesi durumunda, Kafka meraklıları için hoş bir film olacaktır.

Steven Soderbergh, Prag ve Kafka’nın genel temasını filme güzel uyarlamış. Normal olarak kitaplarına bol bol değinme ve göndermeler var. Özellikle Şato’ya oldukça değinilmektedir. Biyografik olarak adlandıramayacağımız bu filmin türüne karanlık bir polisiye diyebiliriz.

Steven Soderbergh’in ikinci uzunlu metrajlı bu filmi bence başarılı. Favori yönetmenlerim arasında yer almasa da, kendisine ön yargılıda değilimdir. Filmlerini de oldukça kişisel bulmaktayım. (Oceans’lar hariç) S. Soderbergh’in seyrettiğim filmleri arasında en hoşuma giden filmi Kafka’yı izlemenizi öneririm.

Ayrıca bu filmin dışında 1962 yapımı Orson Welles filmi Le Proces ve 1997 yapımı Haneke filmi Das Schlob olmak üzere iki Kafka uyarlaması vardır, meraklılarına duyrulur.

"Zavallı Franz Kafka! Yaşadığı sürece hiçbir eseri basılmayan ve vasiyetnamesinde bütün metinlerin yakılmasını talep eden Kafka'nın dramı ne kadar sarsıcı! Bu açıdan bakıldığında Kafka, ahlaken modası geçmiş bir dönemin parçasıydı. Zaten bu yüzden de Kafka bu kadar acı çekti, çünkü zamanına 'ayak uydurmasını' bilemedi." Andrey Tarkovski

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder