Can sıkıntısından girdiğim bir sahafta bir saat boyunca
gezdikten sonra, en arka sıralarda tozlanmış rafların ardında buldum bu kitabı.
Daha önce filmini de izlemiş ve çok sevmiştim.
Being There, Harold and Maude ile beraber yönetmen Hal Ashby’nin
en bilinen filmi. Jerzy Kosinski’nin kısa romanından yine kendisinin
senaryolaştırdığı filmde, bu iki ismin katkısı göz ardı edilemez elbette. Ancak
filmi bize asıl sevdiren ve unutulmazlar arasına sokan Peter Sellers’ın harika
performansı.
1971 yılında kaleme aldığı romanını beyaz perde için
hazırlamaya koyulan Kosinski’ye, Peter Sellers, kitabın ana karakterini oynamak
için, “Gardener iş için hazır” telgrafını çekmiştir. Ancak 70li yıllarda
Sellers’in yer aldığı filmlerin tutmaması ve prodüktörlerini zarara uğratması
nedeniyle kimse bu film için teklifte bulunmamıştır. 60lı yıllardaki
popülerliğini yeniden kazanmak ve bu filmin yapımını sağlamak için, Sellers
yeniden Pempe Panter filmlerinde yer almak zorunda kalmıştır. Bu yüzden bu film
için 9 yıl beklemesi gereken Sellers, Kubrick filmleri Lolita ve Dr. Strangelove
ile beraber en başarılı performansını bu filmde sergilemiştir.
Filmi izlediğimde Sellers’ın performansını oldukça
beğenmiştim. Ancak kitabı okuduğumda karakterin her hareketini, tavrını Sellers’ın
bu kadar benimseyebileceği tahmin etmemiştim. Kosinski de filmi izledikten
sonra “Chance karakterini, Sellers benden daha iyi anladı” minvalinde bir
şeyler şöylemiş. Aslında kitaptaki canlandırdığı karakter, Sellers’ın
hayatından da izler taşıyor, belki de bu yüzden karakteri bu kadar yakın
görmüştür kendine.
Filmin ana karakteri Chance, kendini bildi bileli bir zengin
evinin bahçıvanlığını yapan orta yaşlı, saf ve biraz da zeka özürlü bir
adamdır. Bütün ömrünü bu malikânenin bahçesinde kendisine ayrılmış bir odada
geçiren Chance'in dış dünya ile hiç teması olmamıştır. Dış dünya hakkında
bildiği her şey patronunun kendisine verdiği televizyondan seyrederek öğrendiklerinden
ibarettir. Ancak bir gün ev sahibi yaşlı milyoner ölünce kendisini birdenbire
gerçek dünyanın içinde bulur. Patronunun kendisine vermiş olduğu eski takım
elbisesini de giyerek şehrin kendisine çok yabancı olan sokaklarına dalar. Bu
şık ama eski moda elbiseler içinde, başında fötr şapkası elinde bavulu ve
şemsiyesi ile amaçsızca gezinirken kendisine bir limuzin çarpar ve türlü yanlış
anlaşılmalardan sonra olaylar Chance’in ABD Başkanlığına aday gösterilmesine
kadar varır.
Chance, karşılaştığı olaylara, bildiği tek şey olan bahçeler
ve çiçekler hakkında bildiklerinden ve televizyonda izlediği olaylardan
alıntılar yaparak tepki verir. Chance, iletişimin sıradanlığı, yanlış
anlaşılmaların ve şansının yardımıyla, olaylar karşısındaki ne yapacağını bilmemezliğin
getirdiği sakin ve duru bir aklın ve az konuşmanın, kendini net ve direkt ifade
etmenin gücü ile çevresindeki insanları etkilemeyi başarır. Aslında yaptığı tek
şey onaylamak. İnsanlar ne derse dersin onaylıyor Chance. İnsanların
onaylanmaya en çok ihtiyaç duyduğu bu çağda, onlara istediklerini veriyor.
İnsanlar, zengin ev sahibinin ona verdiği, kıyafetten dolayı Chance’i ilk
gördükleri andan itibaren sadece giyiminden ve aksesuarlarından dolayı bir
işadamı bir soylu olması dışında başka bir şey düşünmüyorlar ve sorgulamıyorlar
bile. Bu yüzden insanlar, onun söylediklerini, hareketlerini duymak, görmek
istedikleri gibi algıladığından, abartıldıkça abartılıyor.
Film içinde bir çok metaforu barındırmasına rağmen, aslında
bizde Chance’in çevresindeki insanlar gibi filmi algılıyoruz. Hiçbir şey söylememesine
rağmen bizde Chance’in söylediklerine anlamlar yüklüyor, filmle ilgili
değerlendirmelerde, filmden çıkardığımız bütün anlam, ironi ve metaforlarda Chance'in
etrafındaki karakterlere benziyoruz. Chance bir politik eleştiri mi? Yoksa dini
bir figür mü? İsteyen herkes istediği gibi filmi algılayabilir. Chance
televizyon ile büyüdüğü için onun gibi düşünüyor, bizde insan gibi düşünmekten
gittikçe uzaklaşıyor ve makineleşiyoruz. Bir bilgisayar ya da makine bizim gibi
düşünebilir, bu onun elinde değil, ancak biz bir bilgisayar gibi düşünmekten
kendimizi alabiliriz.
Film Peters Sellers’ın harika performansı ile kitabın bile
önüne geçiyor. Yaklaşık 30 yıllık sinema kariyerinde, aptal dedektif rolü
üzerine yapışmasına rağmen, yapmak istediği, ciddi bir karakterle güldürürken
aynı zamanda dramatik yapıyı oluşturmaktı. Belki çok istediği Oscar’ı alamadı
ama orta yaş bunalımı geçiren herkese tedavi gibi gelen bir film bıraktı
ardında.
Peter Sellers ile beraber filmin diğer oyuncuları da
başarılı işler çıkarmışlar. Özellikle benimde çok sevdiğim Shirley MacLaine’in
başarılı ve ilginç performansı görülmeye değer.
Merhaba, bloğun çok başarılı :) güncel film ve dizi haberleri ve bir çok öneri paylaştığım bloğuma bi göz atabilir misin :) https://hollywooddanfisiltilar.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilMerhaba, bloğun çok başarılı :) güncel film ve dizi haberleri ve bir çok öneri paylaştığım bloğuma bi göz atabilir misin :) https://hollywooddanfisiltilar.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilçok başarılı yazıların ve gözlemlerin var. Taktir ettim.
YanıtlaSilhd film izle