Søren Kierkegaard
“Ben dünyanın ışığıyım, ama karanlık bunu anlayamadı. Kendi içime ulaştım ama, içim beni kabul etmedi.”
Johannes de silentio, Soren Kierkegaard’ın, Korku ve Titreme
kitabında kullandığı mahlasıdır. Filmde var olan Johannes karakteri ise, ilahiyat eğitimi aldıktan sonra, Tanrı düşüncesi üzerine kendini
fazla verdiğinden dolayı aklını yitiren ve kendini İsa sanan bir karakterdir. Johannes
karakteri filmde İsa’nın bir izdüşümüdür ancak Kierkegaard ile de biyografik
benzerlikler taşır. Kierkegaard gibi Danimarkalı olan yönetmen Carl Theodor
Dreyer’in bu filminde yalnızca Johannes karakterinde değil, filmin tamamında Kierkegaard’an
etkilenmeler görüyoruz.
Dreyer, kamerasını çok az hareket
ettiren bir yönetmendir. Oyuncuların donuk bir tonlamayla konuştuğu, yavaş ve sükunet içinde akan
olaylar ile seyredilmesi zor filmler yaratmıştır. Ancak bu donukluğun
arkasında, yoğun duygular ve güçlü bir inanç vardır. Bu nedenle Ingmar Bergman
ve Lars von Trier başta olmak üzere bir çok yönetmeni etkilemiştir.
Ancak Dreyer, Bergman ve Trier gibi inancını kaybetmiş biri
değil tam tersine, filmlerinde inancın sınırlarını zorlayan bir yönetmendir.
Ordet’te, Kierkegaard felsefesi ve Dreyer’in inancı çerçevesinde hareket eden
bir filmdir.
Ordet, 1925 Danimarka’sının bir köyünde
Borgen ailesi üzerinde geçiyor. Morten Borgen Tanrı’ya inanan yaşlı bir adam,
büyük oğlu Mikkel Borgen iyi kalpli fakat Tanrı’ya inancı olmayan bir karakter,
ortancası Johannes ilahiyat eğitimi aldıktan sonra, Tanrı düşüncesi üzerine
kendini fazla verdiğinden dolayı aklını yitiren ve kendini İsa sanan bir
karakter, küçük oğlu Anders genç ve komşuları terzi Petersen’in kızı Anne ile
evlenmeyi isteyen bir karakter ve son olarak, Mikkel’in karısı Inger, herkesin
üstüne titreyen ve ailedekilerin üzülmesini istemeyen bir karakterdir. Film
Borgen ailesinin komşusu olan Peter’in, kızının, onların inançlarıyla
aynı ölçüde Tanrı’ya inanmadıklarını düşündüğü için Anders'le evlenmesine
izin vermemesinden sonra, inananların arasında nasıl bir inanç ayrımı olabileceği ve yine inananların Tanrı’ya tüm varlıklarıyla birlikte
inanıp inanmadıkları gibi konuların üzerine gidiyor.
“Kim iman olmaksızın tanrıyı severse kendisini yansıtır, kim tanrıyı severse tanrıyı yansıtır.”
Burada Johannes karakteri üzerine biraz değinelim. Baba
Morten evinde bir rahibin olmasını istediği için Johannes’i dini öğretilerle
büyütür. (Kierkeegard’ın aşırı bağnaz olan babası gibi) Sonunda bu dini öğretiler onun aklını alır ve Johannes
gerçeklikten tamamen kopar. Fakat bunun kazanımı, onu istediği şeyi kendi
içselliğinde sonsuza kadar yaşatabilme imkanı vermiştir. Bu dünyadan çekilir
ama sonsuzlukta yaşamaya devam eder. Teslimiyet, kişinin en çok sevdiği
ümitlerini, o ümit ettiği şeyin erişilemez olduğunu gördüğünde terk etmesidir.
Ancak bu bir terk değil, feragat etme eylemidir. Bunun içinde çok güçlü bir
duyguya ihtiyaç vardır, bu da kuşkusuz iman’dır. Johannes sıçrayışı gerçekleştirmiştir.
Kieergaard’ın kitabına ilham olan, İbrahim’in yolculuğu bu
noktada ortaya çıkar. Korku ve Titreme’nin merkezinde, İbrahim’i anlayabilmek
yer alır. İbrahim’i nasıl anlayabiliriz? İbrahim’in tam bir asır sonra, 100
yaşındayken bir mucize eseri sahip olduğu, canından bile çok sevdiği oğlunu
öldürmek üzere hançerini kaldırmasına sebep olan inancını nasıl anlayabiliriz? Kierkeegard’ın
merkezine aldığı bu hikayeyi Dreyer İbrahim üzerinden değil, İsa üzerinden
giderek ele alıyor. Dreyer, baba Morten’i bu nokta da İbrahim’in İshak ile
girdiği gibi bir sınava sokuyor. İman, kişinin ancak en değerli bulduğu, onsuz
yaşayamayacağı şeyi kaybetmeyi göze alıp almadığında ortaya çıkar. Sonuçta
iman, acıdan doğar.
İbrahim’in İshak’ı kurban etmeye hazırlandığı bir noktada
olduğu gibi filmde de mucize, ne erken ne de geç, tam gerektiği anda
gerçekleşir. Inger’in ölümü ile beraber, yollarını kaybetmiş olan Morten ve
Peter, tekrar gerçek imanın yoluna girerken, mucize ile beraber Mikkel’de
sıçrayışı gerçekleştirir ve Tanrı’sına kavuşarak, inancını bulur.
Korku ve Titreme üzerine güzel bir yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Hemen hemen aynı konular üzerinde duran Tarkovskiy'nin Offret'ini de izleyebilirsiniz.
Korku ve Titreme üzerine güzel bir yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Hemen hemen aynı konular üzerinde duran Tarkovskiy'nin Offret'ini de izleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder