9 Temmuz 2011 Cumartesi

The Holy Mountain


Aykırı ve üstün yönetmen Alejandro Jodorowsky’in oyuncularla beraber kendisinin de sette lsd kullandığına dair dedikodular ile sürrealist öğelerin fazlalıkları ile dikkat çektiği filmidir. Bu nedenle Luis Bunuel ve Salvador Dali ile sık sık karşılaştırılır. Filmlerinde gerçeküstü öğeler kullanan Jodorowsky için ‘sayko’ sıfatı cuk oturuyor. Filmleri ile ‘üstüninsan’a dikkat çeken Jodorowsky, The Holy Mountain da olduğu gibi Nietzschevari ‘bu kulaklara ağız değilim’ diyerek kendisine yarışır bir şekilde ‘şok’ bir sona imza atıyor. Filmlerinde bol bol ‘bel altından çalışan’ Jodorowsky, Freud’tan etkilenip, etkilenmediği ile ilgili bir soruya, “psikanaliz insanı ancak bireysel acıdan koparıp kolektif acıya ulaştırmaya yarar” cevabını vermiştir.

The Holy Mountain’e gelecek olursak, yukarıda biraz değinmeme rağmen, bu filmi özetlemek çok güç, her türlü özet bu film için yetersiz ve hatta ‘saçma’ kalıyor.

Kısaca ‘Goodbye holy mountain. Real life waits us’ diyelim.

Ayrıca Thomas Mann'in öyküsünden uyarlanan, A. Jodorowsky'nin ilk filmi La Cravate'i izlemek isteyenler buraya bakabilirler.

Jodorowsky daha yakından tanımak isteyenler için, Bu sene Ifİstanbul’a konuk olarak geldiğinde kendisiyle yapılan söyleşiyi izleyebilirsiniz.

1 yorum :